Recent Posts

Çatak Kanyonu Kastamonu

Unutmayın ki yaşam aldığımız soluklarla değil, soluk kesen anlarla ölçülür.

Yürüyüş Parkurları GPS Kayıtları

Mutluluk varılacak bir istasyon değil bir yolculuk biçimidir..

Fotoğraflarım

Eğer hikayeyi sözcüklerle anlatabilseydim, yanımda sürekli bir fotoğraf makinesi taşımaya ihtiyaç duymazdım.

Doğa Sporları Hakkında Bilgiler

Daha bir çok bilgi…

14 Ağustos 2016 Pazar

14.08.2016 GEREDE YAYLA PIKNIK VE DINLENME GEZISI

2 Hafta önce yapmış olduğumuz Gürleyik şelalesi etkinliğinin etkisini üzerimizden  atamamış, hatta çok kalabalık olması nedeni ile şelale tarafında ki doğal havuzlarda yüzememenin verdiği ve bir şeylerin eksik kaldığı duygusu ile Serdar'la bu hafta sonu tekrar gitme kararı almıştık.Ankara da  son iki gündür yağan yağmur ve etrafının da yağışlı olması nedeniyle,  verdiğimiz kararı pazar sabahı değitirmek zorunda kalarak, daha önceden bir kaç defa gittiğim, ileride tekrar gidecek olursam kamp yapmak için belirlediğim alana dinlenmek, hafta içinde iş başında yavaş yavaş ölen ruhumuza can vermek, doğayı, oksijeni ve yeşili hücrelerimize kadar çekmek üzere Gerede yaylalarına doğru yola çıktık (.Ağır ağır ölmekten bahsedince bir şiir geldi aklıma yazının en sonuna ekledim)
Kamp alanı

 Daha önce bilinçaltına aldığım kayıt o kadar sağlam olmuş ki, belirlediğim alanı çok rahat tesbit ederek hemen hazırlıklarımız yaparak alana yerleştik.Bir gün önce yağan yağmurun etkisi kendisini belli ederken, son günlerde bunaldığımız sıcaklardan bir anda 11- 12 derece sıcaklık la biraz üşümüş gibi hissetsekte, bulunduğumuz ortam tüm olumsuz hisleri silip süpürecek nitelik ve sessizlikte bizi kucaklamıştı.İlk defa aldığım kamp ocağını ve çay ocağını da deneme fırsatını değerlendirmiş oldum, sonuç olumlu.
Ocak ve Çaydanlığım
 
Akşam üstü yola koyulmadan önce manzarasına hayran kaldığım yangın gözetleme kulesini, Serdar ve Elife de göstermek üzere kuleye kısa bir ziyarette bulunarak, 
Yangın Gözetleme kulesi

 her zamanki gibi içim buruk ama ruhumuzu bir nebze olsun gençleştirecek kadar enerji ile Ankara ya döndük.






Ağır ağır ölür alışkanlığının kölesi olanlar, her gün aynı yoldan yürüyenler, yürüyüş biçimini hiç değiştirmeyenler, giysilerinin rengini değiştirmeye yeltenmeyenler, tanımadıklarıyla konuşmayanlar.

Ağır ağır ölür tutkudan ve duygulanımdan kaçanlar, beyaz üzerinde siyahı tercih edenler, gözleri ışıldatan ve esnemeyi gülümseyişe çeviren ve yanlışlıklarla duygulanımların karşısında onarılmış yüreği küt küt attıran bir demet duygu yerine “i” harflerinin üzerine nokta koymayı yeğleyenler.

Ağır ağır ölür işlerinde ve sevdalarında mutsuz olup da bu durumu tersine çevirmeyenler, bir düşü gerçekleştirmek adına kesinlik yerine belirsizliğe kalkışmayanlar, hayatlarında bir kez bile mantıklı bir öğüde aldırış etmeyenler.

Ağır ağır ölür yolculuğa çıkmayanlar, okumayanlar, müzik dinlemeyenler, gönlünde incelik barındırmayanlar.

Ağır ağır ölür özsaygılarını ağır ağır yok edenler, kendilerine yardım edilmesine izin vermeyenler, ne kadar şanssız oldukları ve sürekli yağan yağmur hakkında bütün hayatlarınca yakınanlar, daha bir işe koyulmadan o işten el çekenler, bilmedikleri şeyler hakkında soru sormayanlar, bildikleri şeyler hakkındaki soruları yanıtlamayanlar.

Deneyelim ve kaçınalım küçük dozdaki ölümlerden, anımsayalım her zaman: yaşıyor olmak yalnızca nefes alıp vermekten çok daha büyük bir çabayı gerektirir.

Yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır bizi muhteşem bir mutluluğun kapısına.


Pablo Neruda

1 Ağustos 2016 Pazartesi

31.07.2016 GÜRLEYİK ŞELELASİ -SARIYAR BARAJI PİKNİK VE GEZİSİ

10 Aylık bir süre boşluğun ardından 10 gün çnce yeniden başlayan iş yaşamının stresi ve bir gün öncesinde podium iş merkezinde güvenlik görevlisi bayanın papağan gibi cevapları sinirlerimi iyice yıpratmıştı.Sabah güzel bir etkinlik için yola çıkıyor olma planı bile bir çok sıkıntının üstesinden gelmek için yeterliydi.Sabah Serdarlar ile anlaştığımız saatte buluşup, güzel bir kahvaltı sonrası, Ayaş, Beypazarı yolundan ilerleyerek, Nallıhan kuş cennetinde bir müddet fotoğrraf molası verdiketen sonra tekrar

Nallıhan Kuş Cenneti


Nallıhan güzergahından, Mihallıçık yoluna saparak Gürleyik köyüne ulaştık.Köy girişinde bulunan ihtiyaçlarımızı karşılayabileceğimiz Bakkal, çay ocağı vb gibi alanları bulunduğu yerde oranın yerlilerinden aldığımız şelalenin çok kalabalık olduğu, size insanların bilmediği bir yer tarif edelim gidin orada kafanızı dinleyin önerisinide hafızalarımıza kaydettikten sonra, öncelikle meşhur şelalenin olduğu alanı kontrol etmek amacıyla bölgeye ulaştığımızda, sanki Antalya Konya altı plajı gibi tıka basa kalabalığı görünce, köylülerin bize tarif ettikleri alana gitmeye karar verdik.Bahsedilen güzergahta ilerleyip aracımızı bıraktıktan sonra 10-15 dakikalık bir yürüme mesafesinden sonra, gerçekten kimseciklerin olmadığı bir alanda akşama kadar,

Konakla Bölgesi Yeşil alan


gürül gürül gürleyen, sanırım Gürleyik ismide buradan geliyor, derede yüzerek, güneşlenerek, dere kenarında çay ve yemek keyiflerimizi yaparak akşama kadar eğlendikEvet belki Gürleyikte bildiğimiz doğal jakuzi gibi yüzme havuzlarında yüzemedik belki ama sakin ve huzurlau bir alanda olmak bizim için daha önemli idi..

Keyifler yerinde


Güzel zamanlar o kadar çabuk tükeniyorki Serdar ve benim içimiz buruk ama hücrelerimize kadar işleyen suyun soğukluğunun yanında bizi çoculklar gibi eğlendiren debisini son nefesimize kadar teneffüs ederek yola çıkmak için hazırlıklarımızı yapıyoruz.
Dönüş yolunda okul kitaplarında hep okuduğumuz ama bugüne kadar görmediğimiz Sarıyar barajını kısa süreliğine görmek en azından fotoğraflamak amacı ile ziyaret etmeye karar vererek yola çıkıyoruz.Baraj bentini geçtikten sonra göreli yanında verdiğimiz molada,

görevli olan sohbetimizden
 
belki kitaplarda daha önce okumuş olabileceğimiz ama hatırlayamadığımız, barajın Adnan Menderes zamanında 2,5 sene gibi bir sürede bitirilen ve Türkiyenin ilk hidroelektrik barajı olduğunu belkide yeniden öğreniyoruz, barajın üst kısmında bulunan küçük yapının da Adnan menderesin konakladığı tesis olduğunu öğrenme fırsatını yakalıyoruz.Bu arada benim dikkatimi çeken  kapakların kapalı olduğu halde santralde nasıl elektirik üretildiği konusunda aldığımız bilgilerle özellikle kendimin çok şaşkın göründüğümün farkındalığıyla can kulağı ile dinliyorum, barajın biraz iç kısmından dağın içinden tünellerle suyun santrale ulaştığı bilgisi gerçekten ilgi çekici.
Çocuklar gibi şendik

Eğlenceli saatler


Artık dönüş yolundayız.
Arda kalan güzel anıların zihnimize kazınınan görüntüleri ile evimize varıyoruz.

25 Mayıs 2016 Çarşamba

24.05.2016 BENLİ YAYLASI - KARAŞAR MİLLİ PARK EĞRİOVA GÖLET DOĞA YÜRÜYÜŞÜ


Bazen monotonluktan kurtulmak için  ani ve hızlı  kararlar almak, insan hayatında içinde riskler de barındırsa hayatı heyecanlı kılmaya yeterli oluyor diye düşünüyorum.
Bir önceki günün artık sonlarına yaklaştığıız bir zamanda Serdar ile kurduğumuz iletişim sonucunda kararlaştırdığıız faaliyetimiz için sabahın erken saatlerinde yolda bulduk kendimizi.
Yola çıkış amacımız Dörtdivan Seyricek yaylası civarında tesbit ettiğimiz Sinnecik şelalesini keşfetmek olmakla beraber, Serdar'ın oraya ulaşmak için Çamlıdere, Benli yaylası güzergahını tercih etmesi aslında, kafamda Dörtdivan güzergahı yazılı olmasına rağmen, seneler sonra tekrar Benli yaylasını görebilme şansı nedeni ile beni sevindirmişti.
Klasik Çamlıdere otoban çıkışı ve Benli yaylası yolu güzergahında mevsimin bol yağışlı olması nedeni ile şırıl şırıl akan dereler boyunca, yol yapımı nedeniyle düşen hızımız sayesinde de etrafı seyrederek  ilerleyişimizin ardından Benli yaylasına ulaştık.
Yol yapımı nedeni ile bozuk yollar, artık köy yerine yazılı mahalle tabelaları gözimizden kaçmadı
                                                     


Şırıl şırıl akan dereler

Yol boyunca dereler



Benli yaylasından,  Seyricek  yaylasına ulaşmayı düşündüğümüz yol bir gün öncesinde yağan yoğun yağmurlar nedeniyle ilerlememize engel olduğundan, Benli yaylası civarında doğaçlama bir faaliyet yapma kararı alarak aracımızı uygun bir alana park ettik.

İlerlememize engel olan batak yollar

Benli yaylası etrafında görülen yüksek ve sık ormanlık alanların arasında bulunan boğaz kısımlarından birine yönelerek orman içinden zirveye doğrıu ilerledikten  yaklaşık 2,5 Km sonra, hani in geçmez kervan geçmez denecek bir bölgede konaklayan ormancıları görünce onlara doğru ilerledik.
Bölge hakkında bilgi aldığımız orman emekçileri.
Ormancılardan öğrendiğimiz Eğriova gölünün istikametini ve yaklaşık mesafesi ile yeni hedefimizi belirledik. Tekrar araca dönmek zorunda olmamız, akşam için kısıtlı bir zamanımız olması gibi kriterleri göz önüne alarak artırdığımız tempomuz bu muhteşem ormanları içimize sindirmemize engel olamadı.
Orman içinden bir görüntü

Hedefimize ilerlerken akan dereler
Zaman zaman sık ormanlık alanlar, zaman zaman çiçeklerle bezenmiş açık alanlardan, sadece iki kişi olmamız vesilesi ile sessizliği, kalabalık bir grupla gidildiğinde doğayı sindirmek için en önden yada en arkadan gitmeye çabalamamak, kanımca grupla gidildiğinde sessizliğin içinde kendine sessiz bir alan bulabilmek için çabalamadan ilerledik.Bir müddet sonra yolumuzun üzerinde iki kişi olmamızın avantajı ile doğada çok sık yaşanmayan bir domuz sürüsü ile karşılaşmamıza neden oldu.Yukarıda karşılaştığımız ormancıların domuzların yeni yavruları var, çok kıskançlar 2 gün önce traktöre saldırdılar uyarısı ile mümkün oldukça temkinli davranarak bir süre onları izledik.
Domuz Sürüsü - Aşağı bölüme videosunu ekleyeceğim.
Bir müddet sonra 600- 700 mt. kadar yaklaştığımız Eğriova göletini  zamanımızı uygun kullanmak nedeni ile uzaktan fotoğrafladıktan sonra, dönüşte domuzları bir müddet daha izledikten sonra yukarı doğru tırmanışımıza başladık.
Uzaktan Eğriova Göleti - Binalaşmalar mevcut.


Her zamanki gibi tırmanışlar süratimizi düşürse de, yakaldığımız tempo ile bu muhteşem ormanların her zerresini içimize sindire sindire başlangıç noktamıza ulaştık.
Benli yaylası

Orman dan görünüm


Orman emekçileri çalışırken

Orman ve su 
Doğanın verdiği huzur, pozitif enerji, insanın içinde hissettiği o sonsuzluk hissi ve güzellikler içindeki bir etkinliğimizi de zihinlerimize kazıyarak, evlerime ulaştık.Ardakalan bu güzellikleri yeniden görebilmek dileği ile.

15 Mart 2016 Salı

13.03.2016 Dorukkaya Gerede Doğa Yürüyüşü

Çok uzun mesafeler olmasada Ankara dan en son uzaklaştığımdan bu yana 190 gün yada 27 hafta veya başka bir tabir ile yaklaşık 4560 saat gibi söz veya yazı ile ifadesi kolay, kayıp bir zaman dilimi geçmiş.

Bir gün öncesinde yaşanılanları zihnimde kalan anılarımı yazmayı bir alışkanlık haline getirmiş olmam ileride geriye dönüp neler yaptığım konusunda hatırlamama anılarımı tazelememe büyük katkıları olacağına eminim.Fakat ilk defa satırlarımı yazmakta bu kadar zorlandığımı da hatırlamıyorum, belki de keyifli etkinliğimizin sonucunda yüzümüzde ki gülümseme ve mutluluk ifadesini televizyonda gözüme çarpan Ankara da patlama haberi ile yaşanılan o güzel günün tüm hatıralarının yerini alması saniyeler sürmedi.İleride geriye dönüp bakıp hatırlamak istemeyeceğim bu tür trajediler umarım son bulur.

Solmasın Çiçekler
Kendime zaman ayırmadığım geçen bunca zaman sonrasında değişik duygular içerisinde yolculuğumuz sürerken, daha önce bu bölge ile haşir neşir olmam, zihnimde canlandırdığım beklentilerimi zaten karşılar nitelikte idi.Aslında bugünden sadece beklentim, bir kaçış, yalnızlık, beni bekleyen güzellikler ile bütünleşmek, toprağın kokusunu, insanın nefesini açan oksijeni hücrelerime kadar çekmek, çiğdemleri, sümbülleri koklamaktı maksadım. 



Toprak oldum
Su oldum
Köknar oldum
Bulut oldum
Odun oldum
Yosun oldum
Doğa oldum
Bir oldum.
Bütün oldum
Ben oldum.
Ankara öldü
Ben öldüm…


Herkesin rahatlıkla yapılabileceği bir parkurda güzel manzaraları her daim canlılığını muhafaza edebilecek şekilde hafızama kaydettiğim her anı yanıma alarak eve dönmüş olarak buldum kendimi…

Yaşanılması mümkünken yaşanamayan 190 güne hediye ettim bugünü…